Bu yıl Babalar Günü'nü Türkiye'de ailemle birlikte kutluyorum. Başta babam olmak üzere tüm babaların Babalar Günü kutlu olsun!
Baba kız bu siyah beyaz kare en eski fotoğraflarımızdan biri, belki de en sevdiğim fotoğraflarımızdan biridir.
Çocukluğumdan Babamla Anılar
Babam ile çocukluğumdan hayatıma yön vermiş üç önemli unsur var: Biri küçük yaşlarımdan itibaren beni hep gezilerine, deneyimlerine dahil etmesi, yeni yerler ve insanlar tanımamı sağlaması, diğeri beni okumaya başlar başlamaz kitaplar ve şiir dünyasıyla tanıştırması, bir diğeri ise bana yeni hobiler, ilgi alanları kazandıran armağanları.
İlkokuldayken babam beni Manyas Kuş Cenneti'ne götürmüştü. Çeşitli kuşları öğrenmek ve gözlemlemek heyecan verici bir deneyimdi, özellikle gözlem kulesinden kuşları dürbünle izlerken. Yolculuğumuz sırasında, bazen yüksek yerlerdeki yuvalarında bazen de gökyüzünde süzülen leylekleri sık sık görürdük. "Bak kızım, leylekleri uçarken görmek çok seyahat edeceğin anlamına geliyor," derdi babam. Gerçekten de çok seyahat ettiğim bir hayatım oldu hep.
O yaz, babamla Balıkesir'in köylerini dolaştık kara trenle; tren istasyonları olan küçük köyleri, balıklara dokunabileceğiniz dereleri ziyaret ettik. Dedem ve babamla yaptığımız uzun bisiklet yolculuklarını hiç unutmayacağım. Kavak ve çeşitli meyve ağaçlarıyla bezenmiş yollardan geçerek, yol boyunca meyvelerin tadına bakarak termal sulardan faydalandığımız bir kaplıcada dinlenmiştik.
Galiba ilkokul son sınıftaydım, hem karne hem doğum günü armağanı olarak babam bana bir Sovyet Smena fotoğraf makinesi almıştı. Fotoğrafçılığa başlamak için harika bir fırsattı. Çok ayrıntılı olmayan ama temel bilgileri öğrenmek için ideal bir 35mm makinaydı. Elbette, yalnızca 36 poz çekebilen bir filmle çalışıyordu, yani her bir kare son derece değerliydi. Bugünkü gibi cep telefonlarımızla sürekli fotoğraf çektiğimiz, belki de her şeyin değerinden bir miktar kaybettiği yıllar değildi o zamanlar. Her şeyin sınırlı ve kısıtlı olduğu, bu yüzden de ayrı bir değeri bulunan yıllardı. O kamera ile neler neler çektim. Çocukluğun çağlayan heyecanıyla anları ölümsüzleştirmek için büyük bir heyecanla deklanşöre basardım. Şimdi fotoğrafın daha çok izleyicisi olsam da, şahsi yaşamımda anları biriktirmek için fotoğraf çektiğim çok olur.
Rumeli göçmeni bir aileden gelen babam, eski bir emniyet teşkilatı mensubu olduğundan Anadolu'nun dört bir yanında yaşama fırsatımız oldu. Babam, klasik izole bir memur hayatı yaşamak yerine, her fırsatta en uzak yerlere gitmeyi, bisikletle geziler düzenlemeyi ve kentlerin bisiklet yarışmalarına katılmayı seven biri oldu hep. Bu gezilerde genellikle ona ben yol arkadaşlığı ederdim. Baba kız yarış bisikletlerimize atlar, kah Topuz Dağını bisikletle aşar, kah Ürgüp'ü, Avanos'u gezer, kah Ankara caddelerinden geçerek Anıtkabir'e gider, bazen de Karadeniz, Ege ya da Akdeniz'in kıyılarında olurduk. Köyleri dolaşır, köylülerle sohbet ederdik.
Şiire ilgi duymamda da babamın payı büyüktür. Bana aldığı ilk şiir kitabı Rıfat Ilgaz'ın kitabıydı. Okul kitaplarında rastladıklarımdan çok farklı olan bu şiirler ilgimi çekmiş ve hem Türk hem dünya edebiyatını tanımama yol açan bir serüveni başlatmıştı.
Shakespeare’in "Hamlet" oyununda Polonius’un oğluna söylediği şu sözler babamın bana öğütlerini hatırlatır: "Kendine sadık kal, başkalarına karşı da dürüst olursun."
Babamın hikayesi de tam da bana verdiği bu öğüt şiarında, dürüstlükle şekillenmiş, kendine sadık bir insan olarak kalmıştır. Babalar Günü'n kutlu olsun babacığım ❤️
Comments