Bu hafta, "Aujourd'hui la Turquie" gazetesinin Kader Sevinç ile gerçekleştirdiği Fransızca röportaj ve Türkçe çevirisini aşağıda bulabilirsiniz.
Bu röportajda Kader Sevinç, Avrupa kamu işleri konusundaki yolculuğunu ve görüşlerini paylaştı. AB'nin karmaşık yapısı, inovasyon ve teknolojinin önemi ve AB'de ve dünyadaki yapay zeka gündemi, Avrupa projesinin daha geniş Avrupa üzerindeki etkileri üzerine bu derinlemesine sohbeti ve daha fazlasını gazetenin yeni sayısında bulabilirsiniz.
Gazetenin tamamını bu bağlantıda okuyabilirsiniz.
***
Kader Sevinç
Kıdemli Halkla İlişkiler Stratejisti
Avrupa Yapay Zeka Merkezi Kurucusu
Brüksel
Soru 1: Avrupa Parlamentosu'nda siyasi danışmanlık, Türkiye'nin ana muhalefet partisi CHP'nin AB temsilcisi ve AB'nin ikinci büyük siyasi grubu olan Avrupa Sosyalistleri Partisi'nin (PES) yönetim kurulu üyeliği de dahil olmak üzere yaklaşık 20 yıl boyunca Brüksel'de Avrupa Birliği ile ilgili stratejik pozisyonlarda bulundunuz. Brüksel'deki deneyiminize dayanarak bize nasıl bir Avrupa imajı verebilirsiniz?
AB koridorlarında geçirdiğim bu 20 yıl bana Avrupa Birliği'nin karmaşıklığı ve çeşitliliği konusunda derin bir anlayış kazandırdı. Bugün Brüksel merkezli uluslararası strateji danışmanlığı şirketimle bu uzmanlığımı paylaşıyorum. Brüksel'den bakıldığında AB bir refah ve istikrar projesi gibi görünüyor. 1990'ların sonundan 2008'e kadar olan dönem AB için altın çağ olarak nitelendirilebilir. Ancak AB şu anda Brexit, göç krizi, savunma ve güvenlik eksiklikleri ve ekonomik belirsizlik gibi büyük zorluklarla karşı karşıya.
Avrupa'nın yükselen küresel rakipleriyle rekabet edebilmesi için kendini yeniden inşaa etmesi gerekiyor ancak bu değişim sancılı ve güçlü bir dirençle karşılaşıyor. Avrupa kendini güçlendirmek için reformlar yapmalı, iç uyumunu sağlamalı ve başarılı bir genişleme politikası izlemelidir. Örneğin, doğru bir şekilde tasarlanan ve uygulanan çok vitesli bir Avrupa modeli AB'yi daha esnek ve uyumlu hale getirebilir.
Son yıllarda transatlantik siyasi, ekonomik ve diplomatik anlaşmazlıklar da Avrupa'nın aleyhine işledi. Avrupa'nın bu dönemi aşmak için transatlantik diyaloğu yenilemesi ve dengelemesi gerekmektedir.
Yapay zekâ ve yıkıcı teknolojiler çağında, vatandaşları ve ekonomiyi bu yeni döneme hazırlamak elzemdir. Bu yarışta başarılı olan oyuncular yarının kural koyucuları olacaktır.
Soru 2: Avrupa projesinin geleceği hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Avrupa Birliği'nin geleceği dijitalleşme, savunma işbirliği ve ekonomik entegrasyon alanlarında daha fazla ilerleme kaydedilmesine bağlıdır. Yapay zeka ve teknolojinin ekonomi üzerindeki etkisi göz önüne alındığında, AB'nin dijital dönüşüm ve inovasyon alanındaki liderliği hayati önem taşımaktadır. Daha esnek ve kapsayıcı, çok vitesli bir Avrupa modeli, yeni üyelerin entegrasyonunu kolaylaştıracak ve AB'nin dünya sahnesindeki konumunu güçlendirecektir. Avrupa'nın savunma ve güvenlik mimarisinin güçlendirilmesi, AB'yi dış tehditler karşısında daha dirençli hale getirecektir.
Soru 3: Bugün Avrupa Birliği'nin karşı karşıya olduğu en büyük güçlüklerden biri olan Avrupa'da aşırı sağın ve radikal hareketlerin yükselişi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bugün AB'nin karşı karşıya olduğu en büyük güçlüklerden biri aşırı sağın ve radikal hareketlerin yükselişidir. Bu hareketler, halihazırda iktidara geldikleri ya da gelme sürecinde oldukları birçok AB üyesi devlette ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. İktidara gelemedikleri durumlarda bile bu hareketler kamuoyunun ve siyasi tartışmaların şekillendirilmesinde önemli bir rol oynamakta ve tüm siyasi yelpazeyi etkilemektedir. Bu hareketlerin önümüzdeki Avrupa seçimlerinde daha da güçlenmesi bekleniyor.
Bu durum, 21. yüzyılda geleneksel siyaset ve vatandaşların demokratik beklentileri için önemli dersler sunmaktadır. Yirminci yüzyılın demokratik kurumları ve uygulamaları, yapay zekâ çağında vatandaşlara ulaşmak, onlarla iletişim kurmak ve katılımlarını sağlamak için artık yeterli değil. Brüksel'deki Avrupa Yapay Zeka Merkezi'nde, Demokrasi 4.0 projemiz 2014'ten beri bu konuları araştırıyor.
Vatandaşlar uzun zamandır 20. yüzyıl kurumlarında ve temsili demokratik sistemlerde reform yapılması, gerçek katılım ve şeffaf hesap verebilirliğin tesis edilmesi çağrısında bulunuyor. Bu taleplere yeterli yanıtlar verilmediği takdirde, kötüleşen ekonomik ve güvenlik koşulları toplumları popülist ve radikal hareketlere daha açık hale getirmektedir.
Demokrasinin 21. yüzyıldaki kurtuluşunun, demokratik sistemlerin zamanın taleplerini karşılayacak şekilde, daha vatandaş odaklı bir siyasi sınıf, daha fazla katılım ve dönüştürücü teknolojilerin uygun şekilde entegrasyonu ile yenilenmesinde yattığına inanıyorum.
Soru 4: Yakın gelecekte AB ile Türkiye arasında bir yakınlaşma öngörüyor musunuz? Türkiye'nin AB'ye katılımı yeniden bir olasılık haline gelebilir mi?
AB ile Türkiye arasında daha yakın ilişkiler kurulması her iki tarafın da büyük reformlar yapmasına bağlı olacak. Türkiye'nin AB'ye katılımı meselesi, iç reformlar ve AB'nin genişleme politikalarındaki değişikliklerle bağlantılıdır. Türkiye'nin reform gündemine geri dönmesi AB ile ilişkiler açısından hayati önem taşımaktadır. AB'nin de genişlemeye hazır olabilmesi için kendi iç reformlarını hızla tamamlaması gerekmektedir. Şu anda Türkiye katılım sürecinde olmasına rağmen, AB Türkiye'ye üçüncü bir ülke muamelesi yapmaya çalışıyor. AB'nin Türkiye üzerinden göç politikasında, Gümrük Birliği'nin güncellenmesinde ve Türk vatandaşlarına yönelik vize politikasında bu yaklaşımın izlerini görüyoruz. Bu yaklaşım kısa vadede bazı sorunları çözüyor gibi görünebilir ancak orta ve uzun vadede AB için stratejik kayıplara yol açacaktır. Avrupa değerleri ve ilkeleri doğrultusunda daha açık bir yaklaşımın benimsenmesi, Türkiye ile ilişkilerin güçlendirilmesi ve AB'nin genel nüfuzunun arttırılması açısından hayati önem taşımaktadır.
Comments